Rahmetli dedem Kore gazisi olduğundan, Kore ile ilgili haberler sürekli ilgi alanımdadır. Ne zaman Kore adı geçse kulak kesilirim, dikkatli dinlemeye gayret ederim. Yıllardır gerek ülke gerekse firma bazında Kore firmaları öylesine koşar adımlarla ilerliyorlar ki onlar adına sevinmemek ve kutlamamak elde değil. Elde olmayan diğer konu ise ister istemez ülkemizle karşılaştırmak oluyor.
Herkes koalisyon ve geleceğin Türkiye’sini konuşurken , yazımda Güney Kore mucizesi denilen olayı Türkiye ekseni ile karşılaştırarak anlatmak isterim.
Türkiye , 1980’lerin ortasında Kore ile eşit seviyede bir ülke idi. Hatta o zamanlar Türkiye ekonomisi Kore’den daha büyüktü. 1980 yılında Güney Kore milli geliri 64.4 milyar dolar iken Türkiye milli geliri 94.2 milyar dolardı. Oysa günümüzde Kore dört nala başka bir ekonomik seviyede ve farklı kulvarda yoluna devam ediyor. Biz hala gelişmekte olan ülkeler arasında iken Kore artık gelişmiş ülkeler arasına girmeyi yıllar evvel başardı.
İleri teknoloji ihracatında Kore 1990 yılında 1.1 milyar dolar ihracat yaparken Türkiye 100 milyon dolar ihracat yapıyordu. 2013 yılına gelindiğinde ise Türkiye 2.2 milyar dolar ileri teknoloji ihracatı yaparken Kore 130.4 milyar dolar ihracat yaptı.
Türkiye , ileri teknoloji üreten ve dünya markası olmuş firmalara yeterince hayata geçiremedi, bu konuda kaplumbağa hızında ilerledik. Türkiye 2023 yılında 10 büyük ekonomi olma hedefi ile yola çıktığı günümüzde ise Goldman Sachs’a göre 2025 yılında Türkiye 15. Büyük ekonomisine sahip ülke olacakken Kore 7. Sırada yer alacak. Bugün Türkiye orta gelir tuzağında ve son 4 yıldır 10.500 dolar kişi başına düşen milli gelire sahipken Kore’de bu rakam 28.000 dolar.
Kore ne yaptı da biz neyi yapamadık?
Bu başarıyı elde etmek için en çok önem verdikleri konu ne dersiniz? EĞİTİM, EĞİTİM , EĞİTİM…
Geçen yıl Güney Kore eğitime 52 milyar dolar bütçeden pay ayırdı. Bu da milli gelirin %4.7’sine denk geliyor.OECD eğitim raporunda Güney Kore 3. sırada iken Türkiye 41. sırada. İşin sırrı öğrenciler mi ? Güney Kore, süper zeki insan topluluğuna mı sahip acaba? Yoksa okullar ve eğitim sistemi mi bunu sağlıyor?
En önemli konu tabii ki insan kaynağı yani öğretmenler. Kore’de öğretmenlerin standardı çok yüksek. Öğretmen seçiminde çok sıkı bir eleme yapılıyor. Üniversitede eğitmenlik bölümlerine girmek çok çok zor ve mezun olsalar bile öğretmen olarak atanmak için zorlu testlerden geçiyorlar. Zira her şey öğretmenle başlıyor, doğru öğretmene nitelikli eğitim vermeliyiz ki geleceğimiz olan çocuklarımızı eğitsin. Daha önceki yazılarımdan birinde yine eğitim ile ilgili yazmıştım ve Pisa testinden bahsetmiştim. Yani 15 yaşında okuyan öğrencilere uygulanan PISA testi ile 65 ülkedeki eğitim seviyesi görülüyordu. Matematik, fen ve okuma yeterliliği ( kendi dilinde okuduğunu anlama) 3 alanda yapılan testte gelin bu sefer Kore ile ülkemizi karşılaştıralım.
MATEMATİK: Güney Kore 5. sırada, Türkiye 44.sırada
FEN: Güney Kore 7.sırada, Türkiye 43.sırada
OKUMA YETERLİLİĞİ: Güney Kore 5.sırada Türkiye 42. sırada
Hepimiz biliyoruz ki bizim çocuklarımız, gençlerimiz çok zeki, gözlerinin içi pırıl pırıl, enerjileri yerinde ve bizlere umut veriyorlar. Sorun kesinlikle gençlerimizden kaynaklanmıyor. Şüphesiz Kore’nin başarısı tesadüf değil, planlı ve başarma hırsı ile motive olmuş ve işini ciddiye alan eğitim kadroları bunu sağladı.
Son 30 yılda hepimiz gerek kendimiz gerekse çocuklarımızı okuturken ne çektiğimizi bir biz bir yukarıda Allah biliyor. Oğlum 4 yıl evvel liseye girmek için 3 yıl üst üste sınava girdi. Sonrasında 2. Sene sınav sistemi değişti. Liseye giriş tek sınavla yapıldı. Bir haftadır haberlerde takip ediyorsunuzdur liseye giriş soruları ( TEOG) mahkemelik oldu yanlış soru yüzünden. Süreçte aksamalar oldu. Bu kadar uzman için tüm soruları doğru hazırlamak ne kadar zor olabilir gerçekten anlayamıyorum. Anlayan varsa söylesin. Allahtan bir kişi 1 hatalı soru için mahkeme açmış, 100 kişi açsa idi mahkeme süreci nasıl olurdu bilemiyorum.
Bu sene oğlum lise son sınıfa geçti. Seneye üniversite sınavına girecek. Adı marka olan gerçek Anadolu liselerinden birinde okuyor. İngilizce okutulması gereken dersler hocaların yetersizliği sebebi ile 3 yıl evvel Türkçe okutulmaya başlandı. Birçok değerli ODTÜ mezunu hocaları özel liselere bu nedenle gittiler. Yıllardır Anadolu lisesi vasfını koruyan gerçek Anadolu liseleri kan kaybetti. Yine hepimizin bildiği gibi bu sene dershaneler kapandı, kapanmadı derken inanılmaz bir karışıklık oluştu. Dershanelerin kalması yada kapatılmasını savunacak değilim. Keşke eğitim sistemimiz çok iyi olsa da eğitim tek elden verilse, dershanelere ihtiyaç olmasa herkes için en iyisi tabii ki bu olurdu. Ama yaşadıklarımız gösteriyor ki Türkiye’nin %1’ine giren en iyi öğrencilerinin girdiği tüm devlet okulları benzer durumda. Her sene durum daha da kötüye gidiyor. Diğer ismi marka olan gerçek Anadolu liseleri de farklı bir durumda değil. Dershaneler ve kapasiteli ( %1’lik dilimdeki ) öğrencileri sayesinde geçmiş yıllarda iyi üniversiteleri kazandırdığı düşünülen bu liseler başta olmak üzere eğitim sistemimizin kalıcı bir çözüme ihtiyaç duyduğu kesin…
Önümüzde zor bir yıl bizi bekliyor. Bir yandan da yıllarca bu liseleri kazanmak için çabalayan on binlerce öğrenci ve veli var.. Keşke düzelmesi için bir şey yapabilsek ama bu durum bizi aşıyor. Bizler çocuklarımızın velileri olarak devletimizden Kore örneğindeki gibi her şeyden önce İNSAN KAYNAĞI VE EĞİTİM SİSTEMİNİ düzeltecek kalıcı bir sistemi temin etmelerini bekliyoruz. Yoksa ne yaparsak yapalım bu insan kalitemizle ne sanayimizi düze çıkarabiliriz, ne patent alacak çok sayıda buluşumuz olur…
Kore gazisi rahmetli dedemin resmi ve madalyalarına bakıyorum da… Askerlerimizin savaşarak özgürlüğüne kavuşturduğu günümüz Güney Kore’si gibi olmamız için ihtiyacımız olan tek şey ; düzgün çalışan bir eğitim sistemi …
Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk