Tasarımın Gücü

Geçen hafta Tunus’ta idim. Hatırlarsınız geçen sene ilk kez gittiğimde Yasemin devrimi sonrası gözlemlerimi aktarmaya gayret etmiştim. Devrimin derinden etkilediği yer sokaklardı. Yani trafik. Polislere duyulan tepki ve devrim sonrasında yaşanan özgürlük duyguları trafiğe de kuralsızlık olarak yansımıştı. Bu sene işler değişmiş. Kurallar olmadan trafiğin işlemeyeceği anlaşılmış. Fransız stili istisnasız kavşağa giren herkes solunda araç varsa durup yol verdi ki bravo dedim. Lakin motosikletler hala çok alem. Çok eski ,öylesine yavaş gidiyor ki arada ayakla hızlandırıp yardım etmek gerekiyor  o kadar yavaş .  Bu nedenle bu  tip motosiklet sürücüleri hafif yan oturuyorlar. Öne değil de yana bakıyorlar. Sağda solda ne var ne yok, sohbet v.s. anca vakit geçiyor. Taksilerin ikinci şeritten kaynaması klasiği İstanbul özlemimi bir nebze giderdi. Sağ olsunlar.


Bu seferki gidişimde Tunus’ta tamamladığımız 2. Büyük projenin ülke lansmanı vardı.  24 parçadan oluşan  koleksiyon anahtar teslim 6 ay gibi çok kısa sürede firmaya teslim edildi ve üretim devreye alma süreçlerinde Tunus’taki üretim birimleri proses kontrolleri ve iyileşmeler yapıldı, teknik destek verildi. Koleksiyonun ülke lansmanı turistik Hammamet şehrinde çok lüks bir otelde yapıldı. Yaklaşık 60 kişilik bayilerin yanı sıra Cezayir, Libya ve Fas’tan da ana bayiler geldi ki bu bizim için de yeni inovatif tasarımın her yerde nasıl rağbet gördüğünün, merakla beklendiğinin göstergesi.


Yıllardır konuşuyoruz. Hemfikiriz. İnovatif ve katma değeri yüksek ürünlerle rekabet edebiliriz. Fiyatı sebebi ile tercih edilen ürünlerle para kazanamayız diye. Bu 2 günlük lansmanın en büyük başarısı ise ürünlerin çok beğenilmesi, kalıp ve ürün kalitemizin çok iyi seviyede olması değildi. Çalıştığımız firmayı en çok mutlu eden hiç kimsenin fiyat sormaması ve mutlaka bayi olmak istediklerini belirtmeleri idi…Gerçekten onlar da bu duruma çok şaşırdılar.


Fransız etkisi altında yıllardır yaşayan ve herkesin ana dili gibi Fransızca konuştuğu Tunuslular devrim sonrası artık kimin ne amaçla ülkeye geldiğini anlamışlar. Açık açık Fransızlar sadece para kazanmayı amaçlıyor, Türkler başka diyorlar. Ortak geçmiş mirasımız ve kültürümüz  bizleri doğal partner yapıyor. Bilgimi paylaşmaktan hayatım boyunca çekinmedim, bilgi paylaştıkça güzel ve anlamlı. Tunus ve Afrika ülkeleri bizlerden bu yaklaşımı bekliyor. Zaten Mart ayında da başbakanımız ve geniş katılımlı bir heyetin Tunus’a gideceğini orada öğrendim.


Adı baklava da olsa tadı ve şekli bizim baklavalardan tamamen farklı bir baklavaları var ki anlatılmaz önce uzun uzun seyredilir ( tablo gibi) ve sonra afiyetle “biri bana dur desin” diyerek yenilir. İlk seyahatimde tadına bakan herkes o kadar beğendi ki ayrı bavula koymak üzere çok sayıda kutu kutu baklava almak zorunda kaldım.

Cumhuriyetimizin 100. Yılına yakışır 2023 Türkiye’sinde ve geleceğin dünyasında layık olduğumuz yeri almak için sürekli inovatif ve katma değeri yüksek tasarımlar yapmak zorundayız. Hem de hiç durmadan…

Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.


PROJE BAHARI 2
Geçen sene 25 Mayıs 2012 tarihinde ilki yapılan Proje baharının ikincisi bu sene 22 Mart 2013 tarihinde  Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek.  İçimde bir heyecan… Geçen sene ilk olmasına rağmen çok başarılı idi. Bu sene de toplam 248 proje başvurusu alındı. Yaptığımız ön değerlendirme sonucunda 80 proje etkinliğe kalmaya hak kazandı. Seçici kurul üyesi olarak sizleri 22 Mart 2013 de Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek etkinliğe katılmaya davet etmek istiyorum. Bu sene, enerji verimliliği, üniversite sanayi işbirliği ve uluslar arası Ar-Ge iş birlikleri panellerinde birbirinden değerli konuşmacılar yer alıyor. Konuk konuşmacı Global fütürist Rohit TALWAR. Geçen sene geleceği tasarlayan öngörüleriyle dünyada otorite olarak kabul edilen fütürist Michio Kaku, inanılmaz görsellerle destekli öylesine keyifli, ufkumuzu açan ve güldüren bir konuşma yaptı ki Cem Yılmaz tadı vardı. Rohit TALWAR’ın işi zor. Merakla bekliyoruz.