Siz de benim gibi iş kolik ve tatil özürlü iseniz ( Tatil özürlü: Tatilin 3.Günden sonra içi daralan , bu kadar tatil yeterli moduna geçen ) bu yazıma kulak verin. Bakarsınız siz de benim gibi tatile çıkıp hem kendinize hem de ailenize vakit ayırmış olursunuz. Kısa süre önce gittiğim İtalya seyahatini sizinle paylaşmak istiyorum. Bu arada rehberimiz sevgili Aytekin beye , namı diğer Paşa’ya kocaman bir teşekkür borçluyum. Sayesinde İtalya, Vatikan, dünya devletleri arasındaki ilişkiler, Osmanlı ve günümüz Türkiye’si hakkında geçmişe dayalı bağlantıları yerinde kanıtları ile görerek öğrenmiş oldum.
İtalya denince ilk akla gelen yer Vatikan . Vatikan ve Roma şehrinde birçok yerde dikili taş gördük. İtalya’nın hiçbir şehrinde ise dikilitaş bu yoğunlukta yok. Vatikan’ın elinin uzandığı, geçmişe dayalı ilişkilerini sürdürdüğü ve kendisi için önemli olan kentlerde dikilitaş var. İstanbul’daki dikilitaş da bunlardan biri.
Vatikan’ı düşmanlardan korumak; hazine ve arşivi muhafaza etme görevi İşviçre’li askerler tarafından yüzyıllardır sürdürülüyor. Yüzyıllar evvel dünyanın en iyi paralı askerleri İsviçreli askerlermiş. Bu askerlerin görevleri Vatikan’ın arşivlerini ve hazinesini canları pahasına mutlaka korumaları . Vatikan’daki arşiv zaten dünyanın hiçbir yerinde yok ve dünya tarihi gizli. Bu arada İşviçre’nin banka ve sigortacılık sektörlerinde neden bu kadar farklı bir konumda olduğunu anlamaya başlıyoruz. En önemli konu gizlilik ve sadakat.
Romada aşk çeşmesini ( Trevi çeşmesi) ziyaret etmemek olmaz. Herkes aşk üzerine dilekte bulunmak için malum bozuk para atılan meşhur yer. Rehberimiz paşadan tiyoyu aldım. Sağ el sağ omuz üstünde atınca kesin dilek tutuyormuş. Gidecek olanlar varsa bu konuya dikkat etmeli. Bir de 150 çeşit dondurması olan esas Meşhur Roma dondurmacısından dondurma seçmek ve bol kepçe dondurmaları bitirmek ayrı bir keyif.
Roma da Navona meydanında bulunan ,4 nehir çeşmesini çok beğendim. Cennetin dört nehri olarak bilinen Tuna,Nil, Rio de la Plara ve Ganj ‘ı öven bir çeşme. Mimar , ressam ve heykeltıraş olan Bernini tarafında yapılmış. Hikayesi çok acaip ve komik. Meydandaki esas bina olan Sant Agnese kilisesi kendisi yerine hocasına yaptırılır. Berniniye de çeşme yapma görevi verilir. Bernini intikamını 3 heykelin sırtını beğenmediği kiliseye doğru çevirerek alır. Hatta resimdeki 4. heykel bina sanki her an üzerine yıkılacak kadar dayanıksız gibi korku ile tasvir edilmiştir.
Pantheon İtalya’da görülmesi gereken kesinlikle en önemli mekan. Çok beğenmemin ötesinde hayranlık, şaşkınlık, bilime ve yapılan işe saygı hislerini uyandırıyor.
Millattan sonra 2. Yüzyılda yapılmasına rağmen günümüze kadar korunabilen ender yapılardan biri. ilk olarak Antik Roma'nın tüm tanrıları için tapınak olarak inşa edilmiş . O zamanlar antik Romanın 7 büyük tanrısı olduğundan her birine ayrı bir bölüm ayrılmış. Binayı özel yapan ise kubbesinin ortasının gün ışığının girmesi için açık bırakılmış olması. Kubbeden giren ışık sıra ile 7 tanrıyı aydınlatıyor. Işığın geldiği 8. Yer ise kapı. O zamanlar cam da bulunmadığından yağmurlu havalarda binanın içine su girmemesi için muhteşem bir mühendislik uygulaması yapılmış. Kapıdan giren hava kubbeye yükselerek burada doğal bir hava perdesi oluşturması sağlanmış.
7. yüzyıldan bu yana Hıristiyan kilisesi olarak kullanılan Panteon Roma'daki en eski betonarme kubbeli binadır. Pantheon’un kubbe çapı 43,3 metredir. Bu kadar geniş çaplı bir kubbenin betondan yapılması da o günün teknolojisiyle hala bir soru işaretidir.
Ayasofya’nın kubbe çapı kuzey güney doğrultusunda 31,87 m. Doğu batı doğrultusunda 30.86 metredir. Yani Pantheon’un yanına bile yaklaşamamıştır. Mimar Sinan’ın büyük eseri Selimiye Camii’nde ise kubbe çapı 43,25 metre’dir !!! Şüphesiz ki Mimar Sinan kubbe çapını özellikle Pantheon’dan düşük tutmuştur. Yani Pantheon 43.3 metre iken onun yerine Selimiye Camii’nde kubbe çapını 43.25 metre olarak özellikle tercih ettiği rivayet olunur. Mimar Sinan yapamadığından değil, ustalığa ve kendinden evvel 2. Yüzyılda yapılmasına rağmen mimari ve mühendislikte çığır açmış bu binaya , yapılan işe saygısını göstermiştir.
Bu bizim kültürümüzden gelen büyüklüktür. Batı medeniyeti beyin ile karar verirken , doğu her zaman kalbi ile karar vermiştir.