İşte yine bahar geldi. Kuşların sesini yine duyar olduk. Hele serçelere bayılıyorum. Neyi paylaşamıyorlarsa ufacık bir dalda onlarcası. Bıcır bıcır öter dururlar. Dalların arasından geçip gözümün içine ısrarla giren güneş ışıklarını bile özlemişim. İçimi ısıtıyor boğaz kenarında çay içmek. Gemiler geçiyor kocaman , gezi gemileri geçiyor içinde yolcuları ve oyun havası ile birlikte. Erguvanlar erken açtı bu sene. Bir de İstanbul’un martıları vardır. Şehir hatlarına bindiğimde 2 simit alırım. Biri bana, diğeri martılara…
Bahar gelip ilk çiçekler açınca bahar uyanır ya, ben de tazelenmek isterim. Evdeki eski resimlere, eski yazılara, kitaplara, şiirlere bir göz atarım. Geçenlerde Can Dündar’ın güzel bir yazısını buldum. Bence tam zamanı. Sizinle paylaşmak istiyorum, noktasına dokunmadan. Buyurun bakalım;
Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak
istemiyorum. Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum.
Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım.
İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz
insanları hayatından atmak istiyorsun.
Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık. Beni anlamayanlarla
konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi.
istediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını
oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var.
Ben demiştim sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha
sorguluyorsun. İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü
gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve
onlara daha çok önem veriyorsun. İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa
kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum. Dostlar ihtiyaç
olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte
sürüden ayrı düşenler kalıyor
Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar
gelirken. Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da
ulaşabilirsin hedeflerine. Kestirmeleri de öğrendim gide gele.
Boş geçen her saniye değerli artık. Daha yapılacak çok şey var ama
çokta yorulmaktan kendimi çokta hırpalamaktan yana değilim. Gerektiğinde
hayır demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakine kırıcı gelse de
senin için hayat kurtarıcı olabiliyor.
Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece
sevginin kalacağını biliyorum. Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor,
olgunlaşıyor.
Aileme, eşime ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce göstermediğim sevgi ve
ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler
kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.
Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi,
fikirlerimi sormaya başladılar. Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız
geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yaşamadan hiçbir
şey öğrenilmiyor. Yaşamışlığın oluşturduğu bir alçakgönüllülükle
gülüyorum içimden sadece.
Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet
var ve bunları kendimle paylaşmalıyım. Önce kendine güzel görünmelisin,
kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum. Modaya uymak
adına popomun sığmadığı düşük bel pantolonlara sığmıyorum diye kendimi
üzme tercihini de kullanabilirim. Ayıp, günah ya da ne derler korkuları
çoktan geride kaldı .
Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor. Mutfak eskiden bir
zulüm iken şimdi zevk aldığım mekanlar arasına giriyor. Farklı lezzetler
denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabileceğim belli bir damak
zevkim ve mutfak kültürüm oluştu.
Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsun ve hatta
anlıyorsun.
İşte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşa giden yeni duruma
olgunluk deniyor. Yaşamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış üflenmiş doğum
günü mumlarının bir sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir
dönemecinde bu olgunluk. Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yaşadığına göre değişiyor bu olgunluk çağına ermek.
İnanın bana hayattaki düşüşler, zor alınan virajlar bu zamanı
hızlandırıyor.
Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini
bilmek çok işe yarıyor.