Mavi Ekrana Gülümsemek

Mavi Ekran
Hiç mavi ekran gördünüz mü ?  Ben gördüm. Geçen hafta Dell marka iş istasyonu ekranında mavi bir ekran ve yazılar çıktı. Harddisk bozulmuş,şaka gibi. Garanti kapsamında 3 gün sonra değişim oldu ve normale döndük.İş istasyonunun harddisk bozulma olasılığı nedir diye sorarsanız sanırım çok çok ufak bir ihtimal. Bu durum bana üniversite yıllarımı hatırlattı, çok eski bir dostumu... Dört kafadar arkadaştık, her fırsatta sohbet eder, birbirimize takılırdık. Harika günlerdi. 5.kişi ise Murphy idi. Murphy kanunları her üniversitelinin, özellikle de mühendislik öğrencilerinin dilinden düşmeyen söylemlerdir. En azından bizim için öyleydi. Ne zaman beklenmedik bir olay olsa biz hep olayı Murphy’ye bağlardık. Çok eğlenir,çok gülerdik o zamanlar. Hala da çok gülerim. Şimdi mavi ekranı gördüğümde de eski dostum Murphy geldi aklıma. İyi bir mühendis olmamda,hataların oluşma olasılığını sıfırlayarak işimi yapmam gerektiği bilincinin oluşmasında Murphy’nin katkısı az değildir.

 

MURPHY Kimdir?
1917 doğumlu Edward A. Murphy Jr. ABD Hava Kuvvetlerinde 1949'da roketler üzerine deney yapan mühendislerden biriydi. İnsan üzerine ivmelenmenin etkilerini inceliyordu (USAF proje MX981). Deneylerden birinde pilot üzerinde 16 değişik noktaya akselometre takılması gerekiyordu. Sensör, bir yapıştırıcı ile ancak iki türlü takılabiliyordu ve birisi 16 sensörün tamamını da yanlış takmayı becerdi. Bunun üzerine Murphy, daha sonra kanun olarak nitelendirilecek ilk söylemlerini bir basın toplantısında açıkladı. Bir kaç ay içinde "Murphy'nin Kanunları" mühendislik sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve 1958'de de nihayet Webster'in sözlüğüne girdi. 

 

MURPHY KANUNU:
Murphy kanunları ilk olarak 1949 yılında Captain Ed Murphy tarafından "Anything that can go wrong will go wrong" "yanlış gitme olasılığı bulunan bir şey, yanlış gider" olarak tanımlanır. Zaman içinde pek çok kişi benzer terslikleri Murphy kanunu adı altında listeye eklemiş, kurallar anonim bir hal almıştır.

 

Murphy kanunlarından seçtiğim birkaç örnek;
 

  • Düşürdüğün ekmeğin yağlı yüzünün halıya gelme olasılığı, halının yeniliğiyle doğru orantılıdır.
  • Otomobil tamir ederken düşürdüğünüz alet, daima aracın en ulaşılmaz yerine kaçar.
  • Murphy'nin altın kaidesi:Altını olan kuralı belirler.
  • Çok üstüne düşme, bozarsın.
  • Her şeyin %90'ı posadır.
  • Çok denenmiş yollar, hiçbir yere çıkmaz.
  • Yanlış numara hiç meşgul çalmaz.
  • Yeni alet almadan, kaybettiğiniz eski aleti bulmanız mümkün değildir.
  • Kendinizi iyi hissediyorsanız kaygılanmayın, geçer.
  • Birine bir iyilik yaparsanız, o iyilik göreviniz haline gelir.
  • Araba kullanmayı öğrenene kadar gerçekten küfretmeyi öğrenemezsiniz.
  • Aptalca görünen bir şey işe yarıyorsa o şey aptalca değildir.

“GÜNAYDIN !”
O sabah yarı uykulu sokakta yürürken etrafıma bakındım. Hiç tanımadığım biri bana gülerek günaydın diyordu. Alışkın olmadığımdan olsa gerek biraz şaşırdım. İstanbul’da hafta sonu, sabahın erken saatinde yürüyüş için dışarı çıktığımda genellikle sokaklarda gülümseyen olmaz. Sonuç olarak gülümseyen bir yüz ve “Günaydın” diyen enerjik bir ses duyma şansım neredeyse yok gibidir. Eğer siz o enerjik ve çevreye neşe saçan insanlardansanız, mutlu bir azınlıktansınız demektir…

 

Bir Gülümseme Yeter…
Günümüzde bir gülümsemenin, başımızla selam vermenin ya da dostça bir kaç kelime etmenin kişiler üzerinde ne kadar rahatlatıcı, ne kadar olumlu bir etkisi olduğunu unuttuk. Beyinlerimiz, bilgisayarlar gibi. Hatta bir kısmı bizim bilgisayar gibi hata mesajı bile veriyor:”harddisk hatası” ve kendiliğinden kapanıyor. Bu yoğunlukta bir de başkalarına mı vakit ayıracağız? Kendimize bile yeteri kadar zaman ayıramıyoruz. Son derece gerçekçi duruyor sebeplerimiz. Oysa ki yürürken yüzümüzde oluşacak bir gülümseme eşliğinde başınızla selam vermek sadece birkaç saniye sürer.

1930 yılında Thorndike 3 çeşit zekadan bahsetmiştir; soyut, mekanik ve sosyal zeka. Sosyal zekayı tanımlarken de başkalarını anlama ve insan ilişkilerinde akıllıca ve bilgece davranma becerisi sözlerini kullanmıştır. Sosyal zekanın akademik beceriden farklı olduğunu ve insanların hayatta başarılı olmalarını sağlayan anahtar faktör olduğunu yazmıştır.

Sadece özel hayatımızda değil iş hayatımızda da durum bir anlamda aynı. En başarılı olmak adına, diğerlerinden daha iyi olmak adına çoğu zaman çevremizdekilerin ne hissettiğine eskisi kadar önem vermiyoruz. Günümüzün materyalist dünyasında nezaketi ve pozitif enerjinin gücünü unutuyoruz. İlk adım olarak yarın sabah ilk rastladığımız kişiye güler yüzle ve olumlu bir ses tonu ile “Günaydın”diyelim .

”Bizler sürekli olarak ne yapıyorsak oyuz. Bu durumda mükemmellik bir fiil değil, bir alışkanlıktır.”

ARİSTO